Faiz Artışları ve Ekonomik Kriz: Kökleri Hz. Âdem'e Dayanan Bir Düşmanlık mı?
Dün Yeni Şafak gazetemizin çarpıcı manşeti, "Faiz arttı, döviz yükseldi, enflasyon azdı, üretim düştü, sanayi duruyor" başlığıyla yayınlanınca, pek çok dostum ve meslektaşım bana ulaşarak "Aslında ne oluyor?" diye sordu. Bu ortak soru, ekonomik sıkıntıların derinliğini ve insanların çözüm arayışını gözler önüne seriyor.
Bu sorulara verilecek cevap, maalesef çok katmanlı ve köklü bir problemi işaret ediyor. Faiz ve ekonomik dengesizliklerin temelinde yatan sorunlar, sadece günümüzle sınırlı değil; tarih boyunca insanlığın karşılaştığı bir mücadele alanı. Bu mücadele, Hz. Âdem'den bu yana süregelen bir "faiz düşmanlığı" olarak değerlendirilebilir mi? Bu soruyu derinlemesine incelemek gerekiyor.
Faizin, ekonomik sistemler üzerindeki etkileri tartışmasızdır. Özellikle son dönemlerde yaşanan enflasyon, döviz kurlarında yaşanan dalgalanmalar ve üretimdeki düşüş, faiz artışlarının olumsuz sonuçlarını açıkça ortaya koyuyor. Ancak, faizin kendisi bir araçtır ve bu aracın nasıl kullanıldığı, sonuçlarını belirler. Yanlış politikalar ve sürdürülebilir olmayan uygulamalar, faizi bir sorun haline getirebilir.
Peki, Hz. Âdem'den beri süregelen bu "faiz düşmanlığı" ne anlama geliyor? Bu, faizin ahlaki ve dini açıdan sorgulanması anlamına mı geliyor, yoksa ekonomik sistemlerdeki yanlış uygulamaların bir sonucu mu? Bu soruların cevaplarını ararken, farklı perspektifleri ve tarihsel süreçleri göz önünde bulundurmak gerekiyor. Geleneksel İslam ekonomisi, faizi yasaklamasının temelinde, gelir dağılımındaki adaletsizlikleri ve kaynakların kontrolünün belirli ellerde toplanmasını engelleme amacı yatar. Ancak, modern ekonomik sistemlerde faizin rolü ve işleyişi, geleneksel anlayıştan farklılıklar gösterebilir.
Sonuç olarak, günümüzde karşı karşıya olduğumuz ekonomik zorlukların tek bir nedeni yok. Ancak, faiz ve ekonomik dengesizliklerin temelinde yatan sorunları anlamak, sürdürülebilir çözümler üretmek için kritik önem taşıyor. Bu bağlamda, tarihsel ve dini perspektifleri de göz önünde bulundurarak, daha adil ve dengeli bir ekonomik sistem inşa etmek için çaba göstermeliyiz. Aksi takdirde, bu döngüden kurtulmak zor olacaktır.
Yeni Şafak olarak, bu önemli konuyu gündeme getirmeye ve farklı görüşleri kamuoyuyla paylaşmaya devam edeceğiz.
